Stratejiyi Uygulamaya Dönüştürün
Bir şirket ne sadece üst düzey yöneticilerden, ne de sadece orta düzey yöneticilerden
oluşur. Şirket tepeden ön saflara kadar herkesi kapsar. Ve ancak bir şirketin
tüm üyeleri, ister iyi ister kötü stratejinin etrafında çizgi oluşturup onu
desteklediğinde, şirket büyük ve tutarlı bir uygulamacı olarak diğerlerinden ayrılır.
Strateji uygulamasında organizasyonel
engellerin üstesinden gelmek, sonuca götüren önemli bir adımdır ve en iyi
stratejiyi bile durdurabilen engelleri ortadan kaldırır.
Fakat sonuçta, bir şirketin
eylemin en esaslı temelini uyandırması gereklidir: Bir organizasyondaki
insanların derinlerde yatan tutumları ve davranışları. Kararlaştırılan
stratejiyi uygulamak için, insanları sözde değil ruhen motive edecek güven ve
bağlılık kültürünü yaratmalısınız. İnsanların
akılları ve kalpleri, birey düzeyinde kendi özgür istekleriymiş gibi yeni
stratejiyi kucaklayacak ve zordaki uygulamanın ötesine geçip gönüllü iş
birliğine gidecek şekilde yeni stratejinin yanında olmalıdır.
Mavi Okyanus stratejisi düşünüldüğünde, bu çetin
görev daha da belirginleşmektedir. İnsanların kendi konforlu köşelerinden
dışarı çıkıp geçmişteki çalışma şekillerini değiştirmeleri gerektikçe ürküntü
artar. İnsanlar şunları merak ederler: Bu değişimin gerçek nedenleri nelerdir?
Stratejik yolu değiştirerek gelecekte büyüme elde etmekten bahsederken üst
düzey yöneticiler dürüst müdür? Yoksa bizi işimizden mi çıkarmaya
çalışmaktadırlar.
Adil sürecin başarılı Mavi Okyanus stratejisini
başarısız olanlardan ayıran önemli bir değişken olduğunu göstermektedir. Adil
sürecin varlığı veya yokluğu bir şirketin en iyi uygulama çabalarını başarıya
veya başarısızlığa ulaştırabilir.
Adil Sürecin Gücü
Adil Sürecin İnsanların
Tutumlarını ve Davranışlarını Etkileyiş Biçimi
Adil Süreç nedir? Ve şirketlerin stratejiyi
uygulamaya dönüştürmesine nasıl olanak sağlamaktadır? Adil olma veya adalet
kavramı çağlar boyu yazarların ve filozofların yoğun ilgisini çekmiştir. Ancak
adil sürecin dolaysız teorik kaynağı iki sosyal bilimciye dayanır: John W.
Thibaut ve Laurens Walker. 1970’lerin ortalarında bu iki bilim adamı adalet
fizyolojisine duydukları ilgiyi, süreç çalışmaları ile birleştirerek işlemsel
adalet kavramını yarattılar. Dikkatlerini
yasal ortamlara odaklayarak, insanların zor kullanılmadan yasalara uyum
gösterecek şekilde bir yasal sisteme güven duymalarını neyin sağladığını
anlamaya çalıştılar. Bu bilimcilerin yaptıkları araştırmalar, insanların,
sonucunun kendisi kadar sonucu ortaya çıkaran sürecin adaletine de önem
verdiklerini ortaya koydu. İnsanların sonuçtan memnuniyet duymaları ve sonuç
almak için gösterdikleri adanmışlık, prosedürel adalet uygulandığında ortaya
çıkmaktaydı.
Adil süreç, bizim prosedürel adalet teorisini
yönetimsel açıdan ifade etme şeklimizdir. Adalet ortamlarında olduğu gibi, adil
süreç de ilk başta insanların katılımını sağlayarak stratejiyi uygulamaya
dönüştürür. Adil süreç strateji oluşturma sürecinde uygulandığında, insanlar
herkesin başarı şansının eşit olduğu bir rekabet ortamının var olduğuna
inanırlar. Bu, ortaya çıkan stratejik kararları uygulamaya gönüllü olarak
katılmaları için onlara esin kaynağı olur.
Adil Sürecin KAB Prensibi
Karşılıklı şekilde birbirini pekiştirerek adil süreci tanımlayan üç öğe
vardır.
Katılım: Bireylerden girdi sağlamaları istenerek
ve onlara bir başkasının düşüncelerini ya da varsayımlarını çürütme olanağı
vererek, kendilerini etkileyen stratejik kararlara katılmalarını sağlamak
anlamına gelir. Katılım, yönetimin bireylere ve düşüncelerine duyduğu saygıyı
iletir. Düşüncelerin aksini ispatlamayı özendirmek, herkesin daha yoğun
düşünmesini sağlayarak daha iyi kolektif bilgi oluşturur. Katılım, yönetimin
daha iyi stratejik kararlar almasıyla ve bu kararları uygulamada tümü
katılımcıların daha fazla adanmışlık göstermeleriyle sonuçlanır.
Açıklama: Katılan ve etkilenen herkesin son
stratejik kararların niye o şekilde alındığını anlamaları gerektiği anlamını
taşır. Kararların temelini oluşturan düşüncenin açıklanması, yöneticilerin,
insanların onların düşüncelerini dikkate aldıklarına ve şirketin genel
çıkarları doğrultusunda karar verdiklerine inanmalarını sağlar. Açıklama
yapılması, çalışanların kendi düşünceleri reddedilmiş olsa bile yöneticilerin
niyetlerine güven duymalarını sağlar Aynı zamanda, öğrenmeyi destekleyen güçlü
bir geribildirim halkası olarak da işlev görür.
Beklenti niteliği: Bir strateji tespit edildikten
sonra yöneticilerin oyunun yeni kurallarını açıkça bildirmelerini gerektirir.
Beklentiler iddialı olabilmesine rağmen, çalışanlar, hangi standartlara göre
değerlendirileceklerini ve hataları için nasıl cezalandırılacaklarını daha ilk
başta bilmelidirler. Yeni stratejinin amaçları nelerdir? Yeni hedefler ve
kilometre taşları nelerdir? Kim neyden sorumludur? Adil süreci gerçekleştirmek
için, yeni amaçların, beklentilerin ve sorumlulukların net bir şekilde
anlaşılması bunların neler olduğundan daha büyük önem taşır. İnsanlar
kendilerinden neyin beklendiğini net bir şekilde anladıklarında, politik
manevralar ve kayırmacılık en alt seviyeye iner ve insanlar stratejiyi
uygulamaya çabucak odaklanabilirler.
Adil Süreç Niçin Önemlidir?
İnsanların tutumlarını ve davranışlarını
şekillendirmede adil süreç neden önemlidir? Özellikle strateji oluşturmada adil
sürece uyulup uyulmaması neden stratejinin uygulanmasını sağlama veya engelleme
gücüne sahiptir? Her şey eninde sonunda entelektüel ve duygusal tanımaya gelip
dayanır.
Duygusal açıdan bireyler, sahip oldukları
değerin “Emek”, “Personel” veya “İnsan kaynağı” olarak değil. Hiyerarşik düzeyi
ne olursa olsun tam saygı ve itibar gören ve bireysel niteliklerinden dolayı
takdir edilen insan değeri olarak tanınmasını isterler. Entelektüel açıdan
bireyler, düşüncelerinin başkaları tarafından arandığını ve dikkate alındığını,
başkalarının onları kendi düşüncelerini aktaracak zeki kabul ettiklerini bilmek
isterler. Yaptığımız görüşmelerde sıklıkla ifade edilen “bunlar bildiğim herkes
için geçerli” ya da “her kes…. hissetmek ister” şeklindeki sözler ve sürekli
olarak “kişiler”, “insanlar” kelimelerine gönderme yapılıyor olması, adil
sürecin taşıdığı entelektüel ve duygusal tanınmanın neredeyse evrensel değerini
yöneticilerin görmeleri gerektiği tezini pekiştirmektedir.
Entelektüel ve Duygusal Tanıma Teorisi
Strateji oluşturmada adil sürecin kullanılması,
hem entelektüel hem de duygusal tanımayla yakından bağlantılıdır. Bu tanıma,
hem bireye güvenmek ve destek vermek için büyük isteklilik olduğunun hem de
bireyin bilgisine yeteneklerine ve uzmanlığına derin bir güven duyulduğunu
eylem aracılığıyla kanıtlar.
Bireyler sahip oldukları entelektüel değerin
tanındığını hissettiklerinde, bilgilerini paylaşmaya istekli olurlar; aslında,
etkileyici olmak ve entelektüel değerlerinden beklentileri teyit etmek için
kendilerini ilham almış hissederek düşüncelerini ve bilgilerini aktif şekilde
paylaşırlar. Aynı şekilde bireyler, duygusal tanıma gördüklerinde, stratejiye
duygusal olarak bağlanırlar ve her şeylerini verme isteği duyarlar.
Bireylere bilgilerine değer veriliyormuş gibi
davranılmazsa, entelektüel kırgınlığa kapılarak düşüncelerini ve uzmanlıklarını
paylaşmayacaklardır; daha ziyade, en iyi düşüncelerini ve yaratıcı fikirlerini
aktarmayıp yeni sevgilerin gün ışığına çıkmasını önleyeceklerdir. Dahası,
başkalarının entelektüel değerlerini kabul etmeyeceklerdir. Sanki, “Benim
düşüncelerime değer vermediğin için ben de senin düşüncelerine değer veriyorum,
vardığın stratejik kararlara da güvenmiyorum ve onları umursamıyorum” der
gibidirler.
Benzer şekilde, insanlar, duygusal değerlerinin
tanınmaması ölçüsünde, kendilerini kızgın hissedecekler, enerjilerini
eylemlerine aktarmayacaklardır. Stratejiyi oluşturma sürecinde güven eksikse,
insanlar ortaya çıkan stratejilere de güven duymazlar. Adil sürecin teşvik
edebileceği duygusal güç böyledir.
Strateji oluşturmada Adil
Sürecin Varlığının ve Yokluğunun Uygulama Açısından Sonuçları
Adil Süreç ve Mavi Okyanus Stratejisi
Adanmışlık, güven ve gönüllü işbirliği sadece
birer tutum ya da davranış değildir. Bunlar somut olmayan sermayelerdir.
İnsanlar güvene sahip olduklarında, birbirlerinin niyetlerine ve hareketlerine
daha çok güven duyarlar. Adanmışlık duyduklarında, şirketin çıkarı için kendi
çıkarlarını bile feda ederler.
Mavi Okyanus stratejisi yaratmış olan ve başarılı
şekilde uygulayan bir şirketin yöneticilerine sorduğunuzda, bu soyut sermayenin
başarılarında ne kadar önem taşıdığını hemen söyleyeceklerdir. Aynı şekilde,
Mavi Okyanus stratejisi uygulamada başarısız olan şirketlerin yöneticileri, bu
sermaye eksikliğinin başarısızlıklarında pay sahibi olduğuna dikkat
çekeceklerdir. Bu şirketler, insanların güven ve adanmışlık duygularını
kazanamadıkları için stratejik değişimleri uygulayamamışlardır. Adanmışlık,
güven ve gönüllü işbirliği şirketlerin uygulamalarında hız, kalite ve
tutarlılık açısından önde olmalarını ve düşük maliyetle stratejik değişimler
uygulamalarını sağlar.
Adil süreçle birlikte, insanlar, strateji uygun
olmasa veya kendi birimleri açısından stratejik olarak doğru olmaktan uzak olsa
bile, ortaya çıkan stratejiyi desteklemek için kendilerini adama eğilimi
gösterirler. İnsanlar, güçlü bir şirket kurmak için uzlaşmanın ve özverinin
gerekli olduğunun farkına varırlar. Şirketin uzun dönemli çıkarları için, kısa
dönemde kişisel özveride bulunmak gerektiğini kabul eder. Ne var ki, bu
kabullenme adil sürecin var olması koşuluna bağlıdır. Şirketin Mavi Okyanus
stratejisi hangi bağlamda uygulanıyor olursa olsun, ister dış kaynaklardan
komponent sağlamak için ortak girişim kurmak, ister satış gücünü yeniden
yönlendirmek, ister imalat sürecini dönüştürmek, isterse şirketin çağrı
merkezini Amerika’ dan Hindistan’ a taşımak şeklinde olsun, bu dinamiğin işlerlikte
olduğu her zaman gözlemlenebilir.
Yazarlar : W.Chan Kim
INSEAD’ da Boston Consulting Group D.Henderson Kürsüsünde Strateji ve
Uluslararası Yönetim Profesörü.
Renee Mauborgne INSEAD’ ın Kıdemlii Öğretim Üyesi ve Strateji
ve Yönetim Profesörü.
Dünyada en çok satanlar
listesine girmiş, srateji hakkındaki geleneksel düşünce şeklini altüst eden bu
çığır açıcı kitabın geleceği kazanmak, yeni ve cesur bir yol’ un haritasını daha iyi anlamak için başlatmış
olduğumuz “Mavi Okyanus Stratejisi” yazı dizisinde gelecek haftaki son konumuzla
veda edeceğiz.
“Mavi Okyanus Stratejisinin
Sürdürülebilirliği ve Yenilenmesi” konusuyla
yazı dizimize son vereceğiz.
Ali SAVUT

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder